Turizmin Kalbi Mayıs’ta Atıyor: 2025 Sezonu Umut Vadediyor
Hepimizin bildiği gibi, Türkiye’de turizmin ritmi genellikle Mayıs ayıyla birlikte hız kazanmaya başlar.

Taner Şahin
-Hepimizin bildiği gibi, Türkiye’de turizmin ritmi genellikle Mayıs ayıyla birlikte hız kazanmaya başlar. Baharın tatlı serinliği yerini yazın sıcak nefesine bırakırken, kıyı şehirlerimiz de yavaş yavaş canlanır. Özellikle Akdeniz’in incisi Antalya, bu hareketlenmenin merkezinde yer alır. 2025 yılı da bu geleneği bozmuyor; hatta birçok turizmciye göre bu yıl geçmiş yıllara kıyasla çok daha parlak geçecek.
Elbette bu iyimserliğin birçok nedeni var. Öncelikle, turizm sektörü zorlu pandemi dönemlerinden sonra yeniden ayağa kalkmayı başardı. Yeniden yapılanma, kalite standartlarının yükseltilmesi ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi, Türkiye’nin turistik cazibesini artırdı. 2025’e girerken sektör temsilcileri, özellikle Avrupa ve Rusya pazarından gelen taleplerin yüksekliğiyle büyük bir motivasyon kazandı.
Antalya Havalimanı’ndaki yeni bölgelerin açılması da bu umutların en büyük destekçisi. Yeni terminallerin devreye girmesiyle birlikte kente iniş yapan uçak sayısı artacak, bu da daha fazla turistin hızlı ve konforlu bir şekilde Antalya’ya ulaşmasını sağlayacak. Ulaşım altyapısının güçlendirilmesi, yalnızca yerli değil, yabancı turistler açısından da büyük önem taşıyor. Turistin ilk izlenimi çoğu zaman havalimanında başlar ve bu izlenimin pozitif olması, tatilin geneline de olumlu bir şekilde yansır.
Ancak her gül bahçesinin bir kaç dikeni olur derler. 2025 sezonuna dair büyük umutlar taşınsa da, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle kapatılan oteller gibi sorunlar da göz ardı edilemez. Bu durum, hem yerli yatırımcıyı hem de sektöre yeni adım atmak isteyen girişimcileri zorluyor. Fakat bu tarz gelişmeleri birer engel değil, sektörün daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale gelmesi için bir fırsat olarak görmek mümkün. Ruhsatlandırma süreçlerinin şeffaflaştırılması, standartların netleştirilmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi sayesinde daha kaliteli ve güvenli bir turizm ortamı sağlanabilir.
Turizmin sadece deniz, kum ve güneşten ibaret olmadığını artık herkes biliyor. Gastronomi, kültür turları, doğa sporları, sağlık turizmi gibi alanlarda da Türkiye, önemli atılımlar yapıyor. 2025 sezonunda da bu çeşitliliğin meyvelerini toplayacağımız aşikâr. Özellikle Kapadokya, Pamukkale, Efes gibi kültürel miraslarımızın yanı sıra yayla turizmi ve termal turizm de giderek daha fazla ilgi görüyor.
Bununla birlikte, sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konularına da daha fazla eğilmemiz gerektiği ortada. Daha fazla turist, daha fazla gelir demek; ancak bu büyümenin doğaya zarar vermeden, yerel halkı dışlamadan ve kültürel değerleri aşındırmadan gerçekleşmesi gerekiyor. Uzun vadede başarı, sadece gelen turist sayısıyla değil, yaratılan memnuniyet, çevreye duyarlılık ve yerel kalkınma ile ölçülmeli.
Özetle; 2025 yılı, turizm sektörü için umut dolu bir dönem olarak kapımızda duruyor. Antalya başta olmak üzere tüm turizm bölgeleri sezona hazırlanırken, hem altyapıdaki yenilikler hem de artan turist ilgisi sektöre moral veriyor. Ruhsat sorunları, hizmet kalitesi ve çevresel sürdürülebilirlik gibi konular ise gündemdeki yerini koruyor. Fakat tüm bu faktörler değerlendirildiğinde, 2025 sezonunun Türkiye turizmi için bir sıçrama tahtası olma potansiyeli taşıdığı açıkça görülüyor.
Gelin, bu sezonu sadece kazanç değil, kalite ve sürdürülebilirlik yılı olarak hep birlikte inşa edelim.