Antalya Rekor Kırıyor, Alevlere Rağmen Direniyor

26 Temmuz 2025 Cumartesi günü Antalya tarih yazdı. Bu yılın belki de en çarpıcı turizm manşeti, rakamlarla geldi: 104.359 yabancı ziyaretçi, sadece bir günde bu güzel Akdeniz şehrine giriş yaptı. Bu sayı, yalnızca bir istatistik değil. Bu rekor, Türkiye’nin küresel turizm sahnesindeki yükselen yıldızını, Antalya’nın dünya turizminde geldiği noktayı ve bu alandaki kararlılığımızı ortaya koyan somut bir göstergedir.

Antalya artık sadece bir tatil destinasyonu değil, dünyanın dört bir yanından milyonlarca turistin hayal ettiği, planladığı ve döndüğünde yeniden gelmeyi arzuladığı bir deneyim alanı. Tarihi mirası, el değmemiş koyları, kültürel zenginliği ve dünya standartlarındaki otelleriyle Antalya; her şeyden önce, Türk turizminin bir özeti, bir vitrini.

Ancak bu parlak tabloya gölge düşürmeye çalışan bir tehdit var: orman yangınları. Yaz aylarıyla birlikte artan sıcaklıklar, zaman zaman dikkatsizlik veya kasıtla birleşince; yemyeşil ormanlarımız alevlere teslim olabiliyor. Bu yangınlar yalnızca doğayı değil, turizmi, ekonomiyi, hatta ülke imajını tehdit ediyor.

Peki bu yangınlar karşısında ne yapıyoruz?

Aslında çok şey. Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Orman Bölge Müdürlüğü ve AFAD başta olmak üzere tüm kurumlar, yangınlarla sadece ağaçları değil, turizmin kalbini de koruma savaşı veriyor. Gece gündüz demeden çalışan ekipler, müdahale kabiliyetlerini her geçen yıl geliştiriyor. Gönüllüler, yerel halk ve hatta otel çalışanları bile bu mücadeleye omuz veriyor.

Burada altı çizilmesi gereken bir başka konu da, yangınların turizme zarar verip vermediği meselesi. Elbette doğaya zarar veren her afetin turizm üzerindeki etkisi kaçınılmazdır. Ancak Antalya özelinde dikkat çeken bir gerçek var: Yangınlara rağmen Antalya yükseliyor.

Bu yıl henüz temmuz ayı bitmeden kente gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2.3 milyona dayandı. Yılın ilk yedi ayında ise 8.5 milyonu aşkın turist Antalya’yı tercih etti. Yani yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, bu şehir hâlâ dünyanın dört bir yanından gelen turistleri büyülemeye devam ediyor.

İşte bu noktada, başarı hikâyesi biraz daha derinleşiyor. Çünkü mesele sadece deniz, kum, güneş değil. Antalya’nın gücü, dayanıklılığında gizli. Kriz anlarında bile koordinasyonunu kaybetmeyen bir yapıya, her kademede eğitimli insan kaynağına, gelişmiş altyapıya ve en önemlisi turizme sahip çıkma bilincine sahip.

Bu başarıda turizm emekçilerinin de hakkını teslim etmek gerekir. Otel resepsiyonundaki görevli de, tarihi mekânda ziyaretçileri karşılayan rehber de, tur otobüsünün şoförü de, bu başarıda pay sahibi. Çünkü her biri, Türkiye’yi temsil ettiklerinin farkında ve bu sorumlulukla hareket ediyor.

Şimdi önümüzde iki temel görev var:
Birincisi, bu büyüme ivmesini sürdürülebilir kılmak. Plansız büyüme, her sektörde olduğu gibi turizmde de kaliteyi düşürür. İkincisi ve belki daha acili, doğayı korumak. Ormanlarımızı koruyamazsak, nefes alanımızı, doğayla bütünleşen turizm anlayışımızı da kaybederiz.

Antalya bugün rekor kırıyor, ama bu rekorları kalıcı kılmak; sadece gelen turistin sayısıyla değil, memnuniyet oranıyla, çevre duyarlılığıyla ve krizlere karşı dayanıklılıkla mümkün.

Bu yüzden şimdi daha çok sahip çıkma zamanı. Hem Antalya’ya, hem doğaya, hem de Türkiye’nin büyüyen turizm potansiyeline…

Çünkü bu topraklar sadece geçmişin değil, geleceğin de en değerli mirası.
Ve o geleceğin adı çok net: Türkiye Yüzyılı, turizmin de yüzyılı olacak.