Güney Kıbrıs’ın Schengen Hedefi Kıbrıslı Türkleri Endişelendiriyor: Pasaport Krizi ve Aile Mağduriye
Güney Kıbrıs’ın 2026 yılında Schengen Bölgesi’ne tam katılım hedefi, adada yaşayan Kıbrıslı Türkler açısından ciddi endişe ve tartışmalara yol açtı.

Güney Kıbrıs’ın 2026 yılında Schengen Bölgesi’ne tam katılım hedefi, adada yaşayan Kıbrıslı Türkler açısından ciddi endişe ve tartışmalara yol açtı. Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Schengen sistemine dahil olması durumunda, KKTC ile Güney Kıbrıs arasındaki kara sınır kapılarında pasaport kontrolü zorunluluğu getirilmesi gündeme gelirken, bu uygulamanın adanın kuzeyindeki halk için sosyal ve insani komplikasyonlara yol açabileceği uyarısı yapılıyor.
Pasaport Krizi Kapıda: KKTC Kimliği Yetersiz Hale Gelebilir
Schengen üyeliğiyle birlikte AB dışından gelen kişilere uygulanan sınır ve vize kurallarının Kıbrıs’ın kuzeyine de yansıması bekleniyor. Yalnızca KKTC kimliğine sahip olan kişilerin Güney’e geçişinin engellenmesi ya da ciddi kısıtlamalara tabi tutulması gündemde. PD'nin haberine göre bu gelişme, adanın iki tarafı arasında günlük yaşamda kurulan sosyal, ekonomik ve ailevi ilişkileri derinden sarsabilecek nitelikte.
Aileler Arasında Yeni Sınırlar
Yeni düzenlemeler, aile bütünlüğünü tehdit edecek sonuçlar doğurabilir. Örneğin, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı bir Kıbrıslı Türk’ün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve yalnızca KKTC kimliği taşıyan eşi veya çocuğu, Schengen kuralları nedeniyle güneydeki kapılardan geçemeyebilir. Aynı şekilde, Schengen vizesi ile Kıbrıs’a gelen yabancı bir ziyaretçinin serbestçe dolaşabilmesi mümkünken, Kıbrıs’ta doğmuş bir KKTC vatandaşı bu haklardan mahrum kalabilir.
Erhürman’dan AB’ye Çağrı: “Ad hoc Komite Acilen Devreye Sokulmalı”
Konuyla ilgili açıklama yapan ana muhalefet partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, gelişmeleri endişe verici bulduklarını belirtti. Schengen katılım sürecinin, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmayan Kıbrıslı Türkler için ciddi komplikasyonlar yaratacağını ifade eden Erhürman, Avrupa Birliği’ne çağrıda bulundu.
Erhürman açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“AB’nin Kıbrıslı Türklere yönelik oluşturduğu, ancak Rum liderliğinin yıllardır askıya aldığı ad hoc komite derhal yeniden devreye alınmalıdır. Aksi takdirde bu süreç, adadaki çözüm çabalarına zarar verecek, insan haklarını ihlal eden sonuçlar doğuracaktır.”
2026’ya Doğru Adada Yeni Bir Ayrım mı Geliyor?
Güney Kıbrıs’ın Schengen hedefi, teknik bir entegrasyon adımı olmanın ötesinde, siyasi ve insani bir krize dönüşme riski taşıyor. Özellikle geçiş noktalarında yaşanabilecek sert uygulamaların, halihazırda bölünmüş bir adada yeni duvarlar örmesi, iki toplum arasındaki güveni daha da zedelemesi ihtimali göz ardı edilmiyor.
Avrupa Birliği’nin bu süreçte çözüm odaklı ve hak temelli bir yaklaşım benimseyip benimsemeyeceği, Kıbrıs’taki barışçıl geleceğin şekillenmesinde kilit rol oynayacak gibi görünüyor.